Trafik Kazasından Kaynaklı Taksirle Bir İnsanın Yaralanmasına Neden Olma Suçu ve Ceza Yargılaması
Birey vücudunun fiziki bütünlüğünün yanı sıra akıl ve ruh sağlığı, algılama yeteneği ile de bir bütündür. Bireylerin akıl ve ruh sağlıklarıyla birlikte beden bütünlüklerinin korunması gerektiğine hem anayasamızda hem de birçok kanunumuzda yer verilmiştir. Anayasamızın 17. Maddesinde ‘ Kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz.’ denilerek bu husus vurgulanmıştır.
Keza yine aynı şekilde TCK da vücut bütünlüğüne karşı kasten veya taksirle gerçekleştirilen davranışlar suç olarak düzenlenmiştir. Kasten gerçekleştirilen eylemler bilerek ve isteyerek bütün neticeler kabul edilerek gerçekleştirilen eylemlerdir.Taksir ise öngörülebilir neticenin öngörülmemesi, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık şeklinde gerçekleşen ihlallerdir. Taksirin diğer bir türünde ise netice öngörülür fakat gerçekleşmeyeceği düşünülür yani öngörülen netice istenmez. TCK’ nın 22. Maddesinde taksir kurumuna yer verilmiş ve bu hususlar açıklanmıştır. Taksir kurumu basit taksir ve bilinçli taksir olarak ikiye ayrılır. Basit taksir için ‘bilinçsiz taksir’, ‘adi taksir’ gibi ifadeler de kullanılmaktadır. Özen ve dikkat yükümlülüğün aykırı davranmadan dolayı öngörülebilir neticenin öngörülememesi şeklinde gerçekleşen taksir türü basit taksir olarak düzenlenmiştir. Öngörülen neticenin istenmediği halde gerçekleşmesi hali ise bilinçli taksirdir.

Ceza kanununda açıkça belirtilmediği sürece taksirli hareketten dolayı işlenen bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz. Öldürme ve yaralama fiillerinin taksirli şekli ceza kanunumuzda düzenlenmiştir. Taksirle yaralama suçu TCK’nın 89.maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Bu maddeye göre özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranarak bireyin vücut bütünlüğüne zarar vermek, akıl ve ruh sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına sebep olmak taksirle yaralama suçunun kapsamına girer. Ceza kanunumuzda taksirle yaralama suçunun temel şekline ve nitelikli şekline yer verilmiştir.
TCK madde 89/1 de bu suçun temel şekline yer verilmiş ve cezai boyutundan bahsedilmiştir. Temel şekline verilecek ceza üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. TCK madde 89/2 ye göre ise;
2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Vücudunda kemik kırılmasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
Fiil birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verirse fiili gerçekleştiren kişi hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu maddenin son fıkrasında ise taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu açıklanmıştır. Ancak bilinçli taksir kurumunda şikayet aranmaz.
Taksirle yaralama suçu icrai hareketle işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilir. Kişi gerekli dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği hallerde bu suçu icrai hareketle işlemiş olur. İhmali hareketle işlenen durumda ise tam tersi fail bir harekette bulunmayarak suçun oluşmasına ve yaralanmanın meydana gelmesine sebebiyet verecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatlarında taksirli suçlarda aranması gereken hususlar;
- Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
- Hareketin iradi olması,Sonucun istenmemesi,
- Hareket ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
- Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması şeklinde sıralanmıştır.

Trafik kazaları, iş kazaları, tıbbi tedaviden doğan kazaların bir çoğu taksirle yaralama suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Taksirle yaralama suçu işleyen sanık aleyhine, müştekinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır. Örneğin; Taksirle yaralama suçu trafik kazasından kaynaklanmışsa, asliye hukuk mahkemesinde trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası açılabilir.
Taksirle yaralama suçunda soruşturma aşaması:
TCK madde 89’ a göre bilinçli taksir hali hariç taksirle yaralama suçu şikayete bağlı bir suç olduğu için şikayet üzerine savcılık tarafından bir araştırma başlatılacaktır. Bu araştırma sürecinde savcı işlendiği iddia edilen suça dair yeterli delillerin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecek aksi takdirde yani yeterli delilin elde edilememesi durumunda ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir.
Taksirle yaralama suçunda Kovuşturma aşaması:
Ceza muhakemesinde soruşturma aşaması bittikten sonra kovuşturma aşamasına geçilir. Savcının düzenlediği iddianame kabul edildiği takdirde kovuşturma başlar. Bu aşama mahkeme aşaması olarak da adlandırılabilir. Taksirle yaralama suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Taksirle yaralama suçunda Tutukluluk:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/4 maddesine göre “Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Bu maddeye göre taksirle yaralama suçunun üst sınırı iki yıldan fazla olmadığı için ve kasten işlenen bir suç olmamasından dolayı hâkim tarafından re’sen tutukluluk kararı verilemeyecektir. Ancak taksirle yaralama suçunun nitelikli halinin cezasının üst sınırı iki yıldan fazladır dolayısıyla bu durumda hakim re’sen tutukluluk kararı verebilir.
Taksirle adam yaralama suçu şikayete tabi suçlardandır. Şikayet süresi, suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ayrıca bilmemiz gereken diğer bir husus taksirle yaralama suçunun uzlaştırma kapsamına giren suçlardan olduğudur. Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir.
Taksirle yaralama suçu Yargıtay kararı örneği:
Bir kişinin yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında sanığın yaya olması ve herhangi bir trafik aracını kullanmaması nedeniyle, taksirle yaralama suçunun faili olup olamayacağına ilişkin Yargıtay Kararı:
Taksirle öldürme ve yaralama suçları herkes tarafından işlenebilecek suçlardan olup kategorik olarak yayaların bu suçların faili olamayacakları söylenemez. Dolayısıyla trafik kazalarında sürücüler gibi yayaların da kendileri için öngörülen trafik kurallarına uymamak suretiyle kusurlu hareket ederek başkasının yaralanmasına veya ölümüne neden olması durumunda taksirli ilgili suçtan cezalandırılması mümkündür.
Bu nedenle Özel Dairece yaya olan sanığın kusuruyla sebebiyet verdiği trafik kazasında sadece tazminat sorumluluğu bulunup ceza sorumluluğunun olamayacağının kabulünde isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün ulaşılan bu sonuç ile birlikte esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
( 09.02.2016 Genel Kurulu Esas No: 2014/12-67 Karar No: 2016/45 CD Karar No: 6)
Stj. Av. İlknur DEMİREL
Trafik kazalarından kaynaklı olarak maddi, manevi ve destekten yoksun kalma tazminat haklarınız hakkında daha fazla bilgi ve destek için alanından uzman avukat kadromuzla sizlere hukuki bilgi ve danışmanlık hizmeti sağlamaktan mutluluk duyar, sizleri her türlü hizmet için ofisimize bekleriz. Ayrıca iletişim sayfamızdan hemen bizlere ulaşabilirsiniz!